Yıllardır süregelen mevcut “otizmde eğitimden başka bir yol yoktur” söylemi, aslında psikiyatrik – psikolojik hastalıkları yalnızca davranışsal – duygusal bir sorun olarak değerlendiren eski tip bir zihniyetin devamıdır.

Psikiyatrik sorunları nörolojik – nörofizyolojik veya nörobiyolojik alt yapılarından, biyokimyasal değişikliklerinden veya vücudun diğer genel patolojilerinden bağımsız değerlendirmek mümkün değildir.

Kaldı ki artık gelişen farmakolojinin, nörodejeneratif tüm hastalıklarda etkin bir biçimde kullanılmaya başlanan nöroprotektif (sinir hücrelerini koruyucu) ve nörotrop (sinir hücrelerini yenileyen) preparatları, otizmde “yalnızca eğitim” söyleminin ne kadar havada kaldığının en önemli kanıtıdır. Bilimsel anlamda, dünya tıp literatüründe geçerli tanı kriterleri olan DSM-V ve ICD-10’a göre otizm, nörogelişimsel bozukluklar kapsamında tanımlanmıştır. Böylece nörolojik altyapıya atıf yapılmıştır.

100 milyarlık nöronal kapasitesi ve yaklaşık 100 trilyon akson ve dandritleriyle, 50 trilyonluk sinaptik ağıyla beynimiz günlük 52 milyar baytlık işlem kapasitesine sahiptir.

Böyle bir kapasite söz konusu iken kullanamadığımız alanların diğer bölgelerce kompanse edilmesi ve beyin hücrelerinin plastisite özelliğinden faydalanılarak inaktif alanların aktivasyonu Compensation – Activation® Protokolü’nün temelini teşkil etmektedir.

Kullanmakta olduğumuz Compensation – Activation® Protokolü aslında mevcut eğitim yöntemlerinin temel aldığı dil edinimi ve gelişimi modellerinin de tersinden hareket etmektedir.

Temelde dil edinimini sosyalleşme ile ilişkilendirilen bir süreç olarak belirleyen diğer protokollere karşın nativist ekolden yola çıkan protokolümüz, Noam Chomsky’nin “üniversal gramer” teorisinin devamı olarak, dili insana (türe) özgü doğal bir özellik olarak tanımlamaktadır.

Yani her insan bir dili konuşabilecek temel gramer kodlarıyla dünyaya gelmektedir. Böylece çocukların 2 yaş civarından 3 yaşına kadar birdenbire hiç öğretilmedikleri sonsuz sayıda cümleyi kullandıkları görülmektedir. Bu nedenle 0 – 4 yaş arası konuşmanın gecikmesi hâlinde sorunun nedeni aciliyetle belirlenerek (hipoksi [oksijen eksikliği], geniz eti, septum deviasyonu, demir eksikliğine bağlı veya başka alt nedenler) bunların eliminasyonu ve konuşma ile ilgili alanların aktive edilmesi ve spontane konuşmanın (ezberlenmiş kısıtlı veya ekolali [söylenenin aynen tekrarı] gibi bir konuşmanın değil) normal ve olağan formuyla başlatılması yöntemimizin temelidir.

Bireyin özellikleri tespit edilirken EEG ve MR dışında gerektiğinde CT ve PET (SPECT) taramalarında yararlanılmaktadır.

Biyokimyasal alanda tam tiroit paneli, tam kan tetkiki, ağır metal kümülasyonu tespiti ve metabolik testler yapılmaktadır. Bu değerlendirmelerden yola çıkarak, otizm spektrumu altında toplanan hastalıklar grubunda hiçbir vaka diğerine temel özellikler dışında benzememektedir ve bireye özel hazırlanmış protokoller çok önemlidir.

Ailelerden ricamız, en ufak bir şüphe halinde (göz teması kurmama, sık rastlanan ateş, konuşmanın gecikmesi, aşırı inatçılık veya sessizlik gibi durumlarda) bu skala ile değerlendirmenin yapılarak durumun tespitine yönelik ilk adımı atmaları ve yapbozlar vs. gibi eğitim yöntemleriyle zaman kaybetmemeleridir.

Dil ediniminin temelini oluşturan Compensation – Activation® Protokolü’nün Türkiye’de ve Madrid protokolü uyarınca Avrupa ülkelerinde lisans hakları İLO International’a aittir.
Uygulamalar anlaşmalı kurum ve uzmanlarca yapılmaktadır. Compensation – Activation® Protokolü, “The Advanced Sensory Integration” ve “The Occupational Therapy” ile desteklenmektedir.